Tweet |
Amerika Birleşik Devletleri'nin girişimcilik dünyasında sunduğu fırsatlar,
ABD pazarına girmeye çalışan Türk girişimcileri, cezbetmeye devam ediyor.
Türkiye sınırlarının ötesinde, ABD'de;
önemli oyuncular olmayı hedefleyen Türk girişimlerin,
ABD’deki yasal süreçlerin nasıl ilerlediğini bilerek hareket etmesi ise;
birçok avantajı, beraberinde getiriyor.
Geniş bir pazar,
uluslararası bir iş ağı ve
yüksek teknoloji ekosistemine sahip olan ABD;
melek yatırımcılar ve köklü sermaye piyasalarıyla dolu
güçlü finansal altyapısıyla olduğu kadar;
girişimcilik geleneği, yeni kurulan şirketlere yönelik güçlü desteği,
elverişli hukuksal hükümet politikaları, inovasyon kültürü ve
küresel pazarlara sınırsız erişimiyle de dünya çapındaki girişimcilerin, ilgisini çekiyor.
Dünya Bankası'nın 2020 araştırmasına göre;
iş yapma kolaylığı açısından, dünya çapında altıncı sırada bulunan ABD;
hem girişimciler, hem de yatırımcılar için stratejik avantaj sağlıyor.
National Foundation for American Policy tarafından yapılan
bir başka araştırmaya göre ise;
değerlemesi 1 milyar doların üzerinde olan
582 Amerikan şirketinin yarısından fazlasının (319'unun),
en az; bir göçmen kurucusu bulunuyor.
Ayrıca; en az, 51 şirketin
Amerika’da göçmen bir aileye doğan, kurucu üyeleri bulunuyor.
Bu, ABD’nin unicorn şirketlerinin yüzde 64’ünün;
ya göçmen olan, ya da göçmen bir aileye doğan bir kurucusu olduğu anlamına geliyor.
Şirketlerdeki temel bir pozisyonda istihdam edilen göçmenlerin de eklenmesiyle
bu oran; yüzde 78’e çıkıyor.
Grape Law Firm Yönetici Avukatı Muhammed Üzüm,
ABD'nin son yıllardaki göçmen girişimci politikalarını değerlendirerek,
ABD'nin göçmen girişimciler ve yatırımcılara olan ilgisinin ve
sağladığı zenginleştirici finansal ekosistemin,
Türkiye'deki şirketler ve girişimciler için de bir fırsat sunduğuna dikkat çekti.
Üzüm; Türk şirketlerinin ve yöneticilerinin
Amerika pazarına genişlemeye yönelik eğilimlerinin arttığını belirtti ve
şunları ekledi:
"Türkiye'nin girişimcilik ekosistemi, her geçen gün büyüyor;
girişimcilerin, Amerika'daki büyüme fırsatlarını tam anlamıyla değerlendirebilmesi için
Amerika ile ilgili yasal süreçleri, net bir şekilde anlamaları gerekiyor."
Amerika'da başarılı olmanın önemli anahtarlarından birinin,
doğru hukuki rehberlik almak ve
işlerini, Amerika yasalarına uygun bir şekilde kurmak olduğunu; vurgulayan Üzüm;
"Yaygın inanışın aksine;
Amerika'ya açılmak, aslında zor değil.
Amerika'da; neredeyse her ticari durum için
uygun bir vize türü bulunmakta.
Küresel bir dünyada faaliyet göstermeyi hedefleyen
Türkiye'deki şirketler ve girişimciler için
Amerika'da; Green Card, kalıcı çalışma izni ve oturma izni gibi
bir dizi imkân var.
Ne yazık ki;
Türkiye'den gelen birçok başarılı startup,
bu fırsatları fark edemiyor veya
uluslararası pazarda ayakta kalabilmek için
gereken hukuki adımları atmada, zorluk yaşıyor." şeklinde konuşarak,
hukuki adımların önemini vurguladı.
Özellikle, şirketler için;
şirketin kuruluş süreci,
marka tescilinin alınması,
yönetici ve çalışanların Amerika'ya gelme süreçlerindeki vize başvurularının takibinin
son derece kritik bir öneme sahip olduğunun altını çizen Üzüm,
"Burada en önemli husus;
kişilere ve kurumlara en uygun, en hızlı ve en doğru vize türünü belirlemek ve
bu doğrultuda, etkili bir planlama yapmaktır." dedi.
Üzüm;
işletmelerin kullanabileceği,
E1 Ticari Vize,
E2 Yatırımcı Vizesi ve
L1 Uluslararası Yönetici Transferi gibi farklı vize türlerine dikkat çekerek,
Olağanüstü Yetenek Vizesi olarak bilinen O1 vizesinin de;
startup'lar için en uygun vizelerden biri olduğuna, değindi.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki girişimciler;
girişimlerini başlatmak ve büyütmek için gerekli sermayeyi temin etmelerine olanak tanıyan
geniş bir finansman seçenek havuzundan faydalanmaya devam ederken,
sadece 2021 yılında; ABD merkezli startup'lar,
küresel risk sermayesi yatırımlarının yarısından fazlasını aşan
345 milyar dolarlık, bir risk sermayesi fonu topladı.